13 Ağustos 2012 Pazartesi

Batman Dark Knight Rises

Hayaller  kurarak geçirdik son bir buçuk yılı ilk teaser çıktığındaki heycanımı hala hatırlıyorum sonra ikincisi geldi heycan iyice arttı stadyumda milli marşı okuyan ufak delikanlı alt fonda Hans Zimmer güzel bir spoiler son bölüm hakkında ve sonuç tüyleri diken diken eden bir fragman....

Ve geldik Temmuz'un son haftasına belki de yazın hatta yılın beklenen filmi vizyona girdi...Sahşen İmax için baya bir gazlanmıştık ama İstinye Park hem uzak hemde çok ama çok dolu olduğu için bizde eski yuvamız olan Capitol'de izlemeye karar verdik hemde 8 arkadaş baya bi kalabalık olarak....

Dedim ya hayaller diye bunun bile hayalini kurmuştuk hep beraber gidilecek bu keyife beraber varılacak diye...

Işıklar söndü ve bizim dört göz ile beklediğimiz serinin son filmi Kara Şovalye yükseliyor başladı.....


3 Saat Sonra....

Can_Oğlum bu neydi la...
Mehmet_Oldumu şimdi....
Savaş_Çok kötü yapmışlar ne la bu....
Ömer_Len jenerik bekleyek belki birşey vardır....
Hatice_Merve Başlatmayın jeneriğe hadi yürüyün...
Burcu_Batman cata pat attı adama yaw....bide ne dayak yedi arkadaş....
Ömer_Jenerik valla bekleyin beş dakka....
Mehmet_He lan beklesek mi ?
Can_Oğlum son yarım saat kafam şişti la...
Mehmet_Bi Dark Knight değil şimdi de (kem küm)....
Cengiz_!!!?\é"&&

diye uzadı gitti muhabbet....Anlayacığınız beklentiler karşılanamadı hiçbir şekilde....ve herkeste ama ama niye böle oldu ki psikolojisi hakimdi....

Yani anlayacağınız filmi beğenmedik daha doğrusu beğenemedik bir türlü evet 2saat 40 dakika sıkmadan içine girebileceğiniz bir film ama o kadar çok boşluklar anlamsızlıklarla doluyor ki hikaye bir yerden sonra sadece müzik ve aksiyon sizi çevreliyor ama içerik tutarlıklık bir kenara bırakılıyor herşey basitleşiyor basitleştikçe film geçmişten gelen saygınlığından yemeye başlıyor.

Açıkçası bu üçlemenin en güzel filmi bana kalırsa Dark Knight'tı ve bunun birçok sebebi vardı belkide en büyük sebep Heath Ledger'in olağanüstü performansı ve Joker üzerine yazılmış inanılmaz bir senaryo olmasıydı karakter ,senaryo , oyuncu, yönetmen birleşimlerinden unutulmaz bir film ortaya çıkıyordu belkide yine Dark Knight en zayıf halkası Cristian Bale oluyordu ama ona rağmen film unutulmazlar arasına giriyordu.



29 Eylül 2011 Perşembe

From Paris With Love





From Paris With Love (Paris'ten Sevgilerle)



                                          - Kanka Luc Besson aksiyonu var.
                             - Yolla gelsin !



            Taksi 1'i seyrettiğimiz günden beri Fransız aksiyonlarını sever olduk. Hong kong sinemasına yakın abartılı sahneleri, Fransanın güzel şehirlerindeki kovalamacalar, güzel Fransız kadınları ve standart Hollywood senaryolarından farklı bir yerde durması onu bize daha da yakınlaştırdı. Tüm bunların bağlamında da Fransız aksiyon sinemasında Luc Besson'u kilometre taşı olarak göstermemiz çok normal. Fransa'nın spielberg'ü bu seferde senaryo kısmında( uzun yıllardır olduğu gibi) filme eşlik ediyor.

13 Eylül 2011 Salı

Captain America; First Avenger



Captain America First Avenger  (Kaptan Amerika; İlk Yenilmez )

Evet geçen hafta içinde 3D şekilde izleme şansına nail olduğumuz ikinci film Kaptan Amerika;İlk Yenilmez oldu.Yeşil Fener yazımdan da hatırlarsanız aynı gün içinde izledik bu iki filmi ve C.A bence çok daha iyi bir filmdi nedenlerine gelirsek,film yüksek bütçesinin karşılığını gerçekten görsel olarak veriyor oyuncu kadrosu ve performanslarda gerçekten çok iyi bir fantastik aksiyon filmine göre senaryoda hiç fena işlenmemiş ,vurgulanmak istenen yerler C.A yaşadığı ikilenmleri içine düştüğü ironik durumları filmin bütünlüğünü bozmayacak, temposunu düşürmeyecek bir şekilde işlemiş Joe Johnston ve ekibi.

8 Eylül 2011 Perşembe

X-men First Class



X-Men First Class
"Ders 101 Mutasyonun Temelleri"


Farklılıklar.


Kimi zaman bizi birbirimizden ayıran, kimi zaman birbirimize bağlayan en önemli faktör. Ortak noktamız varsa bağlanırız, farklı noktalarımız varsa merak eder, tanımak için bir şans veririz. Kültürler böyle yayılıyor, savaşlar bu yüzden çıkıyor. Farklılıklar.

Serinin son halkası X-Men First Class da bu noktaya parmağını dokunduruyor. Önceki filmlerde de karakterler farklılığın hayatlarımızdaki yerine bu açıdan yaklaşsalar da bu filmdeki kadar yoğun hissedilmemişti. Keza bu filmde kimse kahraman değil. Tüm karakterler önce kendilerini sonra diğer kader arkadaşlarını tanımaya çalışıyor. Bu yüzden de diğer filmlerdeki gibi olaya balıklama atlamıyoruz. Profesör X'in güçlerini kullanarak kızları yatağa atmaya çalıştığı dönemden bahsediyorum. Magneto ise intikam peşinde koşmaktan güçlerinin farkında bile değil. Ve inanması güç ama ikisi de uslanmaz birer satranç arkadaşı.


Filmde karakterler incelikle işlenmeye çalışılmış, dolayısıyla %60 karakter gelişimi %40 aksiyon desek yanılmış olmayız. Saf aksiyon bekleyenler biraz hayal kırıklığına uğrayacaklardır. ( Final bu yüzdenin çoğunluğunu oluşturmakta). Fakat böyle olması bir çizgiroman uyarlaması için kötü mü olmuş.Kesinlikle hayır. Aksine Dark Knight gibi gerçekçi bir yapı ortaya çıkmış. Bizi bulunduğu dünyanın içine kolayca çeken, mutantlar için üzülüp onlarla beraber sevinebileceğimiz bir süperkahraman filmi oluşmuş (ki onlar kendilerini süperkahraman olarak görmüyorlar).


6 Eylül 2011 Salı

Attack the Block




ATTACK The BLOCK ( ‘’Uzaylıların Şafağı’’)


Öncelikle, beklentilerimin üzerinde çıkan ve hiç sıkılmadan izlediğim bir film oldu. Anlatmak istediği konu çok yönlü bir hikaye olmasına karşın siz ne isterseniz bu filmde onu görüyorsunuz. Hikayemiz 12-15 yaş aralığındaki beş erkek,kendilerince BLOCK’ larını her türlü beladan korumaya çalışmaları bunu yaparken de buralar bizden sorulur Uleen.. tadında tehtit unsuru oluşturarak saygı görme çabalarını anlatıyor.(Harbi küçük mafya)

5 Eylül 2011 Pazartesi

Green Lantern



Green Lantern (Yeşil Fener)

Ryan Reynolds - Blake Lively
Fantastik üçlememizin ilk iki ayağı tamamlanmış bulunmakta ve Yeşil Fener'le beraber yazılara başlıyoruz.Ben ve arkadaşlarım açıkçası heycanlıydık,neden derseniz uzun zamandır üst üstte iki film izlememiştik.Bunu yapmayı  özlemişiz 3 hatta 4 giderdik ama özellikle 3D filmler gözlerin pilini çok hızlı tüketiyor bizimkilerde ikinciden sonra  bitti,(XpanD gözlükleride ayrıca yazı konusu anladık aktif gözlük ama arkadaş bu kadar mı iz yapar bu kadar mı rahatsız olur yahu...)
İlk olarak Yeşil Feneri izlemeye karar vermişiz iyide yapmışız neden derseniz İlk Yenilmezden sonra gidip Yeşil Fener izlerseniz fena halde bu ne Lenn tribine girebilirsiniz ki biz o tribe kafadan girdik açıkçası bizi tatmin etmedi film.

3 Eylül 2011 Cumartesi

I Love You Phillip Morris



I love you Phillip Morris
(Biyografi, Dram, Komedi, Romantik)



Öncelikle; gerçek bir hikayeden esinlenerek çekilmiş bu filmimiz herkese hitap etmemektedir. Ben bile başlarda vazgeçmeyi düşündüm ki Gay filmlerinden hazetmem. Ama izledikce bunun bir Gay’ lik değilde  farklı işlenmiş dramatik bir aşk  karmaşası olduğunu anlıyoruz.
Jim CARREY ve  Evan Mc GREGOR Filmin en büyük kozları, ki onları izlemek ayrı bir keyif. Yönetmenliğini  John REQUA ve Glenn FİCARRA üstlendiği gibi seneryoya da birlikde imza atmışlar.