29 Eylül 2011 Perşembe

From Paris With Love





From Paris With Love (Paris'ten Sevgilerle)



                                          - Kanka Luc Besson aksiyonu var.
                             - Yolla gelsin !



            Taksi 1'i seyrettiğimiz günden beri Fransız aksiyonlarını sever olduk. Hong kong sinemasına yakın abartılı sahneleri, Fransanın güzel şehirlerindeki kovalamacalar, güzel Fransız kadınları ve standart Hollywood senaryolarından farklı bir yerde durması onu bize daha da yakınlaştırdı. Tüm bunların bağlamında da Fransız aksiyon sinemasında Luc Besson'u kilometre taşı olarak göstermemiz çok normal. Fransa'nın spielberg'ü bu seferde senaryo kısmında( uzun yıllardır olduğu gibi) filme eşlik ediyor.


            Filmin hikayesinin saf aksiyon amacıyla yazıldığı oldukça aşikar. Bir iki twist dışında senaryoda fazla kırılma noktası yok. Zaten böyle bir filmden de zeka fışkıran bir hikaye beklemek mantıksız olur. Yönetmen Pierre Morel zaten aksiyona aşina bir isim. Gerek Banlieue 13, gerek Taken da hareketi ve akıcılığı başarıyla yaptığını görmüştük. Fakat bu sefer elinde eksi bir süperstar var. John Travolta. Geçirdiği zor zamanlardan sonra tekrar sahaya geri dönen Travolta, filmde gözüktüğü andan itibaren bütün kontrolü ele alıyor. Çaylak ortağı Jonathan Rhys Meyers (yavşakça telafuz edilen bir isim) ise film boyunca Charlie Wax'ın yanında hayatta kalmaya çalışıyor. Ancak Travolta Wax karakterine öyle bir hayat vermiş ki son zamanlarda gördüğüm en eğlenceli ajan rütbesine yükseltiyor(Bad boys hala en üstte). 20 kişinin arasına girerken bile soğukkanlılığından ve espri anlayışından hiçbirşey kaybetmeyen Wax, etrafınızda bulunmasından memnun olmayacağınız tiplerden biri adeta.



            Aksiyon filmlerde her zaman Die Hard 3 sistematiğini arayan biri olarak bu filmde de aradığımı buldum diyebilirim, keza aksiyon hiç durmuyor ve bütün olaylar yaklaşık bir gün içerisinde oluyor. Sinematografiye gelecek olursak abartı CGI olmadan da estetik olabilecek sahneler yaratılabileceğini görebiliyoruz.Zaten fransızların temiz işçiliğini her zaman takdir etmişimdir. Ne yapmak istediğini bilen,yaptığında da sırıtmayan bir film endüstrisinden bahsetmeden geçmek olmazdı. Ulan amma övdüm fransızları ha durduk yere. Neyse başka zaman da rap müziklerini övdüm mü tamamdır.




            Uzun lafın kısası aksiyon sever biri iseniz izlenildiğinde sizi memnun edecek bir yapımla karşı karşıyasınız. John Travoltayı böyle bir rolde pek göremezsiniz(belki Face Off'un ikinci yarısında :))  Filmin eksilerine değinmek istemiyorum, çünkü bir girdim mi senaryodan, abartılı aksiyon sahnelerinden (camdan aşağı atılan c4 yüklü yelek sahnesi) dem vururum. Bunu da yapmak istemiyorum. Eğlenmek amaçlı yapılan bir aksiyon filmi eğer vadettiği şeyi fazlasıyla veriyorsa filmin negatif yönlerini bulup da sanat eleştirisi yapmak istemem. Herkese iyi seyirler.


Haluk Can Dizdaroğlu




Director:Pierre Morel;Taken,The Transporter,The Transporter2,The American
Cast;
John Travolta;Pulp Fiction,Face Off,Grease,Swordfish.Saturday Night Fever...vs

Jonathan Rhys Meyers;Match Point,The Children of Huang Shi,Mission İmposibble3,The Tudors(Tv)
Kasia Smutniak;Quiet Chaos,La Passione





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder